Subscribe News Feed Subscribe Comments

I'm Back Ya'll

1 aydır yoktum evet :/
Açıkçası yazamamıştım bir şeyler, daha doğrusu yazmaya değer bir şeyler bulamadım.
ama artık var:



yorumlarımı sonra yazıcam :)

Bir Kötü Haber Daha...


Vallahi o kadar kötü haberler alıyorum ki şu sıralar; oturup ağlayacağım artık...

Türkiye'de birlikte olunabilecek erkeklerin azlığından şikayet eder durumdayım. Zaten bu olaya değen insanlar da kapılmış oluyorlar!

Acım bana yetiyor, neyse lafı uzatmıyorum: Erdil Yaşaroğlu ve yavuklusu Begüm Kütük sözlenmişler!

Begüm Hanım "kız isteme merasimi"ni krapon kağıtları, silikon tabancaları eşliğinde kıçına ve kafasına kocaman güller yapıştırmış bir hanımın programında açıkladı. (Anlayan anladı)

Neymiş? Onlara her gün sevgililer günüymüş...
Neymiş? Türk kahvesini tuzlu yapmamış, 10 tane küp şeker atmış cezveye. (Çüş derler adama...)

Günüm bu lafları duyunca aniden kararıverdi tabii. Erdil Yaşaroğlu kadar tatlı ve nasıl yaşanması gerektiğini bilen erkekler az ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde.

Umarım Begüm Hanım kıymet bilir ve ne kadar şanslı olduğunun farkındadır...

Modanın Öldüğü Gün


Alexander McQueen intihar etti.

Şaka gibi ama gerçek.

Söyleyecek bir şey bulamıyorum.

Bilen, Duyan, Göreniniz Varsa...


Komili reklamında oynayan çocuğu bana getireni 100 metre don lastiği ile ödüllendiriyorum.

Kendisini evimin erkeği yapıp, bol bol zeytinyağlı yemek pişireceğim. Kendisine yapacağım masajlarda zeytinyağı kullanmayacağım, söz...

Merve & Şahan


Eveet nur topu gibi bir reklam aşkımız daha oldu! Yay!

Merve Sevi ve Şahan Gökbakar elele göz göze kameralar karşısına çıktılar. Ne kadar hoş, ne kadar "cute".

Öncelikle Merve Sevi'yi günahım kadar sevmediğimi söylemek istiyorum. Kendisini "cool" olmak için o kadar zorluyor ki... Çabalama, olmuyor... Geçen Saba Tümer'in programında söylediği twitter adresine baktım. Bakmaz olaydım. Bu kadar boş "tweet"ler (Helin Avşar'ınkinden sonra) hayatımda görmemiştim. "sadece sennnnnn ve bennnnnnnnnn =)))" tarzı ergen "tweet"lerini yazan kişiyle, televizyonda herkese ayar vermeye kalkan Merve Hanım aynı kişi mi acaba merak ediyorum. (Ayrıca tv dizisinin reytinglerde 14. olabildiğine sevinen bir hanım kızımız. Evet o da farkında ne kadar kötü bir dizide rol aldığının.)

(Ünlülerin Twitter alışkanlığıyla alakalı blogumu sonra yazacağım.)

Şahan Gökbakar'a gelince; kendisi 6 yıl önce falan tv8'de, vurucu bir medya eleştirisi yapan "Dikkat Şahan Çıkabilir" programıyla beni mest etmişti. Hatta okuldaki arkadaşlarıma "Şahan diye bi tip var, cumartesi akşamları çıkıyor tv8'de izleyin" diye haber salmıştım. Keşke salmasaydım da o haberleri, reytingi yükselip popüler olmasaydı da yine o tanıdığım mütevazi çocuk olarak kalsaydı. Bilenler bilir: Şahan Gökbakar'ın medya maymunu bir tiplemesi vardır "Berkut" diye. Alihan ve Nihat Doğan gibi tiplere göndermedir ve bence çok başarılıdır. Fakat şu Recep İvedik'in başarısından sonra Şahan'ın kendisi "Berkut" oldu da haberi yok. Olmasa da olur bir insan artık gözümde. Keşke böyle olmasaydı. Ben O'nu daha çok sit-comlarda hayal edebiliyordum. Yani yeteneğinin sınırını bilebilseydi keşke. Şimdi her gün suratını görmekten kusacağım.

Nedense Merve ve Şahan'ın dizisi ile filmi tam da ilişkilerinin ayyuka çıktığı döneme denk geldi niye acaba?

Reklam kokusu da buraya kadar geldi...

3 Günde Nasıl Chatroulette Sürtüğü Oldum?


Chatroulette diye bişiy icat etmişler. Tam bir "GAVUR" icadı tabiri caizse.

Bilmeyenler için söyleyelim mantık şu: Webcaminizi açıyorsunuz, "find a stranger" ı tıklıyorsunuz ve karşınıza kim gelirse (artık siyahi iri bir abi mi olur, finlandiyalı gotik hatun mu olur) başlıyorsunuz onunla görüntülü konuşmaya.

Fakat ortam öyle laçka ki... Kamera karşısında 5-10 kişi toplanıp alkollenip takılanlar mı dersiniz, yoksa çavuşu tokatlarken kendini gösterenler mi?.. Bir de "Tits for Haiti" gibisinden bir furya var fakat hiç o konuya girmiyorum. Bir kağıda meme ve göt çizdim. İsteyene o kağıdı gösteriyorum. Apışıp kalıyorlar. :)

Ama hastası oldum mu? Evet oldum. Hele de 71 milletten insanın çıkıp "u're so cute" demesi kadar göt kaldırıcı bi'şey olamaz.

Bir de değişik değişik aksesuarlarla kendini süsleyip çıkanlar var ki asıl onlara hayranım. Şu ana kadar ki favorim Darth Vader başlığıyla karşıma çıkan italyan elemandı.
Kanal değiştirir gibi webcam değiştirdiğim için bazen yakışıklıları kaçırıyorum. O çok koyuyor. Keşke "önceki webcam'e geri dön" gibi bir şey olsa. :)

Son olarak: Lyon'daki bas gitarist Stephané, dün gece 4 saat konuştuk kah gitar çaldın dinledik, kah güldük kah hüzünlendik. msne de ekledik ama sabah olunca bir baktım ki bir soğukluk... ne "bonjour" var ne bi'şey... Aramızda bir şeyler olabileceğine inanmıştım ben... Benimle oynama bak çok pis ödetirim sana bunu! Babamın adamlarına dövdürtürüm seni!

Şu anda bu satırları yazıyorum ve ağlıyorum biliyor musun?

İlgi Orospuluğunun Sınırı Yok



MTV'nin artık müzik kanalından çok "Fame-Whore" üreten bir çöplük olduğunu düşünen kaç kişiyiz acaba?
Eminim benim gibi düşünen bir çok insan vardır.
Artık klipten çok, "Reality Show" yayınlayan MTV, sanki çok ihtiyacımız varmışçasına bir sürü gereksiz "ilgi orospusu"nu hayatımıza sokuyor.
Şahsen Dream Tv'yi MTV'den daha kaliteli buluyorum bu konuda.
Ama şöyle bir gerçek var; MTV kimi ünlü olması için "seçerse", onu parlatıyor ve dünya çapında patlatıyor. Buna diyecek sözüm yok.
Heidi Montag işte bu furyadakilerden sadece biri ve tam bir "ilgi orospusu". Yani ilgiyi üzerine çekmek için ne yapsa mübah kabul ediyor kendine. Kocası Spencer Pratt ise ondan daha beter bir durumda.
"The Hills" adındaki reality showla ünlenen bu çift artık hangi internet sitesine baksak her gün yeni bir olayla karşımıza çıkıyorlar. İnsan sıkılır kendini bu kadar tv'lerde, dergilerde görmekten... Ama "ilgi orospuluğunun sınırı yok". Ne kadar çok görünürsen, o kadar çok para kazanırsın işin mantığı bu. (Milking the cow)
Playboy'a poz veren, yeri gelince kocasıyla plajda güneşlenirken paparazzileri çağırıp mutluluk pozları veren, bir nail shop'tan çıkarken Chanel logolu tırnaklarını yine kendisini takip eden (!) paparazzilere gösteren Heidi Montag bu sefer işin bokunu çıkarmış gibi görünüyor:

Bir günde tam 10 (on) tane estetik operasyon geçirerek... Hem de 23 yaşında.

Şaka gibi ama gerçek. Bu olay sayesinde Amerika'nın en çok satan magazin dergilerinden People'a kapak oldu Heidi.
Hangi doktor bu ameliyatları yapabildi bilmiyorum. Arada bayağı fark var evet ama çok da süper bir sonucu olduğunu söyleyemeyeceğim. Bütün ifade gitmiş, bir tür şişme bebek duruyor sanki karşımızda.

Tabii spekülasyonlar da başladı. Genç starımızın annesiyle arasının bozulduğunu, estetik ameliyat bağımlısına dönüştüğünü, hatta ve hatta (yine bir estetik ameliyat ürünü) Amerikalı bir komedyen/sunucu olan Joan Rivers'ın varisi olduğunu iddia eden tabloid haberler çarşaf çarşaf basıldı.
Anlayabildiğime göre;

1-Gıdık aldırma (Hangi gıdık demek istiyorum burda. Eğer bu hatunun da gıdığı varsa ben öleyim)
2-Burun estetiği
3-Yanaklara ve dudaklara yağ injeksiyonu
4-Kaş kaldırtma
5-Botox (olmasa olur mu?)
6-Çene düzeltme
7-Kulak Düzeltme
8-Göğüs estetiği (sanki önceden yaptırmamıştı)
9-Yağ aldırma
10-Kalça kaldırma ameliyatları yapılmış.

Vay anasını sayın seyirciler, ben bunları yaptırsam bir günde herhalde 1 yıl yataktan çıkamazdım. Yine dayanıklı hatunmuş. (tabii bu operasyonların hepsini 1 günde yaptırdıysa...)
Tabii işe yaramaz eşimiz "ilgi pezevengi" Spencer Pratt "eşinin her zaman yanında olduğunu" söyleyerek manşetlerdeydi.
Neyse bu olay onları 2-3 ay idare eder herhalde. Sonra da bebek yaparlar 9-10 ay falan kafadan yine manşetlerde olurlar.

Tabii ben başka bir yönüyle bakmak istiyorum olaya: Bu ameliyatları yapan doktor(lar) (kasap mı demeliydim?) bütün bu ameliyatları 1 güne sığdırdıklarından, Hipokrat yeminlerini tuvalet kağıdı falan yerine kullanmış olmalılar. Düpedüz insan hayatını tehlikeye atmaktır bu. Ama herneyse ben tabii onların işine karışamam fikrimi söyledim sadece.

Life is so Nip/Tuck...
 
ben bi'şey bilmiyorum | TNB Tested by Blogger Templates